Rosy’nin Sorusu: Bilgi ve Merakın Gücü.
Bir gün, beş yaşındaki Rosy, ayakkabı almak için annesiyle birlikte yerel bir ayakkabı mağazasına gitti. Kızın aklında çok net bir fikir vardı; o gün alacağı ayakkabıları haftalar öncesinden seçmişti. Mağazanın camından içeri bakarken bile, Rosynin gözleri parlıyor, yüzünde büyük bir heyecan vardı.
Mağazaya girer girmez, Rosy doğrudan ayakkabı reyonuna yöneldi. Çevresindeki tüm renkli ve çeşitli modeller arasında, o sadece bir çift pabuca odaklanmıştı. Annesiyle beraber reyona yaklaşırken, genç bir satıcı yanlarına geldi ve gülümseyerek, “Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordu.
Rosy, ciddi bir ifadeyle satıcıya baktı ve sorusunu sordu: “Ayakkabılar hakkında her şeyi biliyor musunuz?” Satıcının yüzünde bir an için şaşkınlık belirdi, ardından hafif bir gülümsemeyle, “Şey, hemen hemen her şeyi biliyorum,” diye cevap verdi.
Bu cevap üzerine Rosynin yüzünde bir şüphe ifadesi belirdi ve ısrarla, “Öyleyse neden onları satıyorsunuz?” diye sordu. Bu soru karşısında satıcı bir an duraksadı, ardından ciddiye alınması gereken bu küçük müşterinin sözlerine odaklandı. Rosynin bu basit ama derin sorusu, satıcının kendi bilgisini ve tutumunu sorgulamasına neden oldu.
Bu küçük müşterinin sözleri, satıcıya, sadece ayakkabı satmakla kalmayıp, ürünleri hakkında tam bilgiye sahip olmanın önemini hatırlattı. Aynı zamanda, hayatta ‘hemen hemenlerle yetinmenin, asla tam anlamıyla tatmin olunamayacağını ve başarının sınırlı kalacağını vurguladı.
Joyce Chapman, bu hikayede, hayallerimizi gerçekleştirmek için hayatımızın her alanında bilgi sahibi olmanın ve her zaman en iyisini aramanın önemini vurgular. Rosy’nin masumiyeti ve doğrudanlığı, bizlere, çoğu zaman göz ardı ettiğimiz temel gerçekleri hatırlatır: Eğer yaşamınızı ‘hemen hemenlerle doldurursanız, sonuçların da ancak ‘hemen hemen’ olacağını unutmamak gerekir.