Padişahın Üç Kızı ve “Yazılan Yazı-Kader” Masalı.

Bir zamanlar, bir padişahın üç kızı varmış. En büyük kızını evlendirmiş, en küçük kızı ise genç bir delikanlı tarafından istenmiş fakat padişah bu teklifi kabul etmek istememiş.

Bir gün padişah, lalasıyla birlikte seyahate çıkmış. Uzun bir yolculuktan sonra, dönüş yolunda uzaktan üç kişinin geldiğini fark etmişler: ‘Hey lala, sağdan gelen en büyük eniştem, soldan gelen ortanca eniştem; peki ya ortadaki kim?’ diye sormuş padişah. Lala, gülümseyerek cevap vermiş: ‘Padişahım, o sizin küçük kızınızı isteyen delikanlı.’ Padişah, lalasının gülmesine bozulmuş: ‘Lala, niye gülüyorsun?’ ‘Bir şey yok, padişahım.’ ‘Yoksa neden gülüyorsun?’ diye ısrar etmiş padişah. ‘Padişahım, yazılan yazı bozulmaz. Kendine gel! O ortadaki, küçük kızınızı vermediğiniz delikanlıdır.’ ‘Ben o yazıyı bozarım!’ diye karşılık vermiş padişah.

Uzaktan gördükleri üç kişi yanlarına yaklaşınca, padişah küçük kızını vermek istemediği delikanlıya bir mektup yazmış: ‘Bu mektubu cellat başına götür, teslim et.’ Mektupta şunlar yazıyormuş: ‘Ey cellatlarım, bu delikanlı size ne zaman gelirse, onun boynunu vurun!’ Delikanlı, mektubu cellata götürmek üzereyken saray bahçesinde uykusu gelmiş ve bir ağacın altında uyuyakalmış. Bu sırada küçük kız, bahçede delikanlıyı görünce yanına gitmiş. Delikanlının koynundan mektubu alıp okumuş ve hemen mektubu değiştirmeye karar vermiş: ‘Ey cellatlarım! Bu delikanlı size ne zaman gelirse, kızımı ona verin!’

Padişah geri döndüğünde, cellatların kızını delikanlıya verdiğini görünce çok şaşırmış: ‘Ben bu yazıyı bozarım!’ ‘Nasıl bozarsınız, padişahım, yazılan yazı bozulmaz.’ ‘Yok, ben bozarım. Bana küçük eniştemi çağırın!’ Delikanlı padişahın huzuruna gelmiş: ‘Buyurun, padişahım.’ ‘Ben sana kırk gün süre veriyorum. Git, bana ay ve güneşin haracını getir.’

Delikanlı yola koyulmuş, uzun süre yürümüş ve iki yol ağzına gelmiş. Orada yaşlı bir adam bulmuş: ‘Oğlum, nereye gidiyorsun?’ ‘Padişah beni ay ile güneşin haracını almaya gönderdi.’ ‘Vah, padişah seni çok zor bir göreve yollamış. Ay ile günün haracı bulunur mu?’ Yaşlı adam aslında Hızır’mış. Delikanlıyı sırtına alıp bir mağaranın kapısına götürmüş ve orada gözlerini açtırmış: ‘İçeri girdiğinde yanacaksın, ama ne kadar zor olursa olsun, yanarak içeri girmelisin.’ Delikanlı içeri girip yandıkça daha da derinlere ilerlemiş. İçeriden bir ses yükselmiş: ‘”Hey padişah! Kendine gel, yazılan yazı bozulmaz. Yoksa tahtını tacını başına yıkarım!” Delikanlı, mağaradan çıkıp Hızır’ın yardımıyla yol ayrımına dönerek padişaha getirmesi için yeni bir mektup alır. Üçüncü gün padişahın önüne mektubu bırakır: ‘Ne oldu, ben sana kırk gün demiştim, sen üç günde geri geldin?’ ‘İstediğiniz mektubu getirdim, buyurun.’ Padişah, mektubu açıp okuyunca derin bir nefes alır: ‘Hakikaten de yazılan yazı bozulmaz.’ Sonunda padişah, düğün yaparak kızını bu delikanlıya seve seve verir.”

Değerli dostlar,

Sizlere daha kaliteli içerikler sunabilmemiz için lütfen Youtube kanallarımıza Abone Olunuz.

|   Masal Kanalı   |   Türkçe Hikâye Kanalımız   |   İngilizce Hikâye Kanalımız   |